Gazze’de açlık tehlikesi artarken, Filistinliler hayatta kalmak için ot yemeye ve kirli su içmeye başladı.
Rafah’ın çamur kaplı sokaklarında, yedi çocuk annesi Hanadi Gamal Saed El Jamara, çocuklarının karınlarını kemiren acı açlıktan sadece uykunun onları alıkoyabileceğini söylüyor.
El Jamara, ailesinin kuzey Gazze’den yerinden edildiği, eşi ise kanser ve diyabet hastası olduğu bu günlerde, en azından günde bir kez çocuklarını beslemeye çalıştığını belirtiyor. Ancak Gazze, tam ölçekli bir kıtlık felaketiyle karşı karşıya olduğundan, yerinden edilmiş siviller ve sağlık çalışanları, çocuklarının az bulunan yiyecekleri yemesi için aç kalmaktan bahsediyor.
Eğer Filistinliler su bulurlarsa, içilemeyecek kadar kirli olma olasılığı yüksektir. Yardım kamyonları şeride ulaştığında, insanlar yardımı kapmak için birbirleri üzerine tırmanır. Evlerinden İsrail’in bombardımanı nedeniyle zorla çıkarılan sokaklarda yaşayan çocuklar, bayat ekmek için ağlar ve kavga eder.
Diğerleri ise İsrail saldırılarına maruz kalmaktan kaçınmak için yiyecek aramak için saatlerce soğukta yürür. Savaştan önce bile Gazze’deki insanların üçte ikisi gıda yardımına güveniyordu, ancak İsrail ve Mısır tarafından uygulanan kısmi abluka nedeniyle 17 yıldır zor bir yaşam sürdüler. İsrail’in 7 Ekim’den bu yana Gazze’ye yönelik bombardımanı ve ablukası, Gazze’nin temel malzeme stoklarını ciddi şekilde azalttı, bu da 2.2 milyonluk nüfusun tamamını akut gıda güvensizliği veya daha kötüsüne maruz bıraktı.
BM’nin acil yardım başkanı Martin Griffiths, “400.000 Gazalının çoğunluğu”nun BM ajansları tarafından açlık tehlikesi altında olarak tanımlandığını ve aslında “açlık içinde olduklarını” söyledi. BM insan hakları uzmanları ise “İsrail’in Gazze’nin gıda sistemini yok ettiğini ve gıdayı Filistin halkına karşı bir silah olarak kullandığını” uyardı. 100 günden fazla bir süredir Gazze’deki Filistinliler, kitlesel yerinden edilme, mahallelerin küle dönüşü, savaşla silinen bütün aileler, ölümcül hastalarda artış ve bombardıman tarafından harap edilen sağlık sistemini gördü.