Orantısız gücünü “kapalı-geçiş” oyunlarıyla frenleyen rakiplerine karşı zorlandığı iki maç ardından, Ankaragücü gibi topa sahip olmak ve topla çıkmak isteyen, keskin defans yerine karakterli ve boyun eğmeyen bir oyunu tercih eden rakip, Fenerbahçe için çantada keklik değildi ama en azından işini doğru yaptığını belgeledi.
Maçın ilk yarısında, henüz Altay’dan farkı anlaşılamayan Livakovic’in gereksiz çıkışı penaltıyla sonuçlanıp ilk golü de yedikten sonra temposunu arttıran Fenerbahçe’de, rakip savunma Tadic’e odaklandığı için Ferdi en rahat çıktığı karşılaşmayı oynadı. Diğer kanat bek Mert ise oyuna büyük katkı koydu.
Ama maçın yıldızı, tartışmasız Cengiz’di.
Cengiz artık klasikleşen ceza alanı dışından beraberlik golünü attıktan sonra Dzeko’ya müthiş bir pas verip onu ceza alanında kaleci Bahadırla karşı karşıya bıraktı. Dzeko kaçırsa da devam eden pozisyonu tamamladı, ikinci golü attı.
Dzeko “gol uykusuna” devam ederken Cengiz nöbetteydi yani. Hem yerini aldığı İrfan Can’ın hem de enerjisini sahanın her yerinde tüketip gol vuruşuna ayırmayan Dzeko’nun yerine oynadı.
Zaten sadece oyun değil goller de “kollektif” bir girişim Fenerbahçe için! Sayısız poziyon yanı sıra Ferdi’nin ve Tadic’in ilk yarıda kaleci Bahadır tarafından muhteşem kurtarışlarla önlenen uzaktan bombaları vardı mesela.
İkinci yarıda Fenerbahçe yorulup tempo düşerken İsmail Kartal’ın ilk hamlesi Dzeko’yu alıp Batshuayi’i sahaya sürmek oldu. Darılmasın gücenmesin Dzeko… Gol vuruşlarında kötü dört maçtır. Siftahı yok.
Sanki Fenerbahçe’deki gol kısırlığının temize çekilmiş hali ile bitti maç… Cengiz’in yerine giren Emre’nin kaçırdığı yüzde yüzlük gol doksan dakikanın noktasıydı. Bu pozisyonla kanamış olabilir Emre’nin Fenerbahçe defteri.
Fenerbahçe üstündü. Çok pozisyon buldu. Lakin henüz az gol atabilme krizini aşamadı. Belki de bir süre çift santrfora dönmeli Kartal.