Kanser, hem dünyada hem de ülkemizde ölüm nedenleri arasında ikinci sırada yer alıyor. Her yıl 4 Şubat Dünya Kanser Günü’nde, kanser konusunda farkındalığı arttırarak önlenebilir ölümlerin önüne geçmek amaçlanıyor.
Dünyada her 9 erkekten ve 12 kadından biri kanser nedeniyle yaşamını yitiriyor. Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre 2022 yılında tahmini 20 milyon yeni kanser vakasının görülürken bu nedenle yıl içerisinde 9,7 milyon kişinin yaşamını yitirdi.
Yine verilere göre dünya genelinde 2022 yılında akciğer, meme ve kolorektal kanserlerinin sık görüldüğü kaydedildi. Raporda, en fazla ölümün 1,8 milyon ile akciğer kanseri nedeniyle yaşandığı kaydedildi. Türkiye‘de ise 2022’de, 240 bin 13 yeni kanser vakasının görüldüğü ve 129 bin 672 kişinin kanserden yaşamını yitirdiği kaydedildi. Kadınlarda en fazla görülen meme, tiroid ve kolorektal, erkeklerde ise akciğer, prostat ve kolorektal kanser türü oldu.
KALP DAMAR HASTALIKLARININ ÖNÜNE GEÇTİ
4 Şubat Dünya Kanser Günü’ne Cumhuriyet’e değerlendirmelerde bulunan Türk Tabipler Birliği Merkez Konsey eski üyesi, Tıbbi Onkoloji Uzmanı Dr. Halis Yerlikaya, kanserin artık kalp damar hastalıklarının da önüne geçtiğini belirtti. Yerlikaya, “Kanser lafının kendisi korkutucu bir hastalık. Hasta ve yakınları tarafından yıkıcı sonuçlara yol açıyor. Tedavi süreci açısından da ekonomik sorunlara neden olan bir hastalık. Kanserden değil, tedaviye geç kalınmaktan korkmak gerekiyor. Yalnızca kanser değil birçok hastalık açısından koruyucu halk sağlığı önlemleri, hastalığın tedavisinden çok daha önemlidir. Kanserle değil kansere neden olan etkenlerle mücadele ettiğinizde çok daha sağlıklı sonuçlar ortaya çıkmakta. Ülkemiz açısından kanser yapıcı çevresel etkenlere yönelik önlemler almak önemli. İşyerlerinin buna göre düzenlenmesi, kanser yapıcı maddelerin kullanımının önüne geçilmesi gibi önlemlerin ön plana alınması gerekiyor. Gıda konusunda da kanserojen madde açısından, işlenmiş gıdaların kullanımıyla ilgili gerekli denetimlerin ve eğitimlerin yapılması gerekiyor. Türkiye’nin bu konuda ne yazık ki karnesi zayıf. Ayrıca obezite de önemli bir halk sağlığı sorunu ve kansere yol açan etmenlerden birisi” dedi.
KETEM’E TÜM NÜFUS ERİŞEMİYOR
Kanser taramalarının hastalığın teşhisinde önemli yere sahip olduğunu vurgulayan Yerlikaya, ‘Ülkemizde Kanser Erken Teşhis, Tarama ve Eğitim Merkezleri (KETEM) mevcut. Fakat kırsal kesimlerin bu merkezlere ulaşması çok olanaklı değil. Ne yazık ki kanser taramaları tüm nüfusa ulaşamıyor. Halbuki erken teşhis için gerekli altyapının kırsaldan kente tüm kesimlere ulaşması gerekiyor. Doğu bölgelerinde ana dilde sağlık hizmetinin verilmemesi de önemli bir sorun. Türkçe bilmeyenlerin hekime doğru şekilde şikayetlerini anlatamadıklarını ve bu nedenle hastalıkların geç teşhis edildiğini gözlemliyoruz” dedi.
“RANDEVU SORUNU EVRE ATLAMASINA NEDEN OLUYOR”
Randevu bulamama sorununun kanserin geç teşhis edilmesine neden olduğunu belirten Yerlikaya, “Paranız varsa özel hastanelere gidip tedavi olabiliyorsunuz fakat devlet hastanelerinde randevu bulma sorunu mevcut. Kanser erken teşhis edildiğinde radyoterapi ve kemoterapi gibi tedavilere gerek kalmadan ameliyatla çözülebilen bir hastalık. Kanser semptomu olabilecek bir takım sorunları olan hastalar, randevu bulamadıkları için evre atlamasına neden oluyor’ ifadelerini kullandı.
“İLAÇLAR PAHALI”
Türkiye’de ruhsatı olan fakat SGK tarafından geri ödemesi olmayan ilaçlara değinen Yerlikaya, “Daha önce biz bu durumlarda ilacı mahkemeler yoluyla ‘Yürütmeyi durdurma’ kararı alarak hastalara ulaştırdık. En son Yargıtay tarafından ‘Hasta iyileşecekse tedavi verilsin’ gibi bir karar alındı. Bu da bazı sıkıntılara yol açtı. Hastalığa karşı etkin ve sonuç alıcı tedavilere hastalar ulaşamayabiliyor. Hastalara, ‘Sizin hastalığınız bu evrede, bu ilaç iyi geliyor fakat Türkiye’de geri ödemesi yok’ demek zorunda kalıyoruz. Bu ilaçlar çok pahalı ilaçlar. Bu durum ekonomik krizin yoğunlaştığı bir ortamda hastalar açısından ciddi soruna neden oluyor’ diye konuştu.
Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) verilerine göre dünyada her yıl 300 binin üzerinde kadın HPV virüsünün sebep olduğu rahim ağzı kanseri nedeniyle hayatını kaybediyor. Türkiye’de ise her yıl bin 500- 2 bin kadın rahim ağzı kanserinden yaşamını yitiriyor. Dünyadaki rahim ağzı kanserlerinin 3’te 2’sinin görüldüğü 80 ülkede, kanseri önleyen HPV aşısı hâlâ uygulanmıyor. Türkiye’de ise HPV aşısı, hekimlerin çağrılarına karşın henüz ulusal aşı programı içinde yer almıyor.